Eskiden beri bilinen dünyanın 7 harikası artık özel kuruluşların yeni harikaları belirlemesiyle tarihe karıştı. Bu kuruluşlar düzenli aralıklarla yeni listeler oluşturup okuyucularıyla paylaşıyor.

Birçok meşhur şehir ikonunu bu listede göremeyince şaşırabilirsiniz çünkü şehir harikası olmak için o eserin uzun bir tarihi geçmişe gerektiği anlamına gelmiyor. olması gerektiği anlamına gelmiyor. Seyahat severler tarafından en çok ziyaret edilen şehir harikalarından yedi tanesine şöyle bir göz atalım.

Dünyanın 7 Şehir Harikası

1. Brasilia, Brezilya

Listemizdeki tek bir yapı halinde olmayan ya da birden fazla parçadan meydana gelen tek şehir harikası. Başlı başına bir şehir ve özellikle ülkenin en büyük şehirlerinden biri olması için yenilikçi ve modern bir mimariye sahip. Oscar Niemeyer bu modern şehrin kurucusu ve beton yığınlarının bile iyi görünmesini sağlayabilen kişi diyebiliriz.

Brezilya’nın bu güzel şehrinde geniş yollar, yol kenarlarında heykeller, parklar ve bahçeler bulunuyor. Bu düzenlemenin amacı şehir içinde trafiğin rahat olması ve ilk görüşte iş dünyasının merkezi havası yaratacak bir metropol görüntüsü sağlamaktı.

2. Amsterdam, Hollanda

Amsterdam’ın bu muhteşem kanallarının temelleri 17. yy’da şehrin genişletilmesi sırasında yapılan çok başarılı bir planlamanın eseri. Kanallardan biri savunma ve su işlerinin yönetimi için yapılmış olsa da diğer üç kanal tamamen yerleşim ile alakalı yapılmış. Sıkı yönetmeliklere rağmen hem planlanması, tarzı ve her bölge için ayrılan farklı renklendirmeleriyle muhteşem bir proje olmuş. Sonuç ise Amsterdam’ı dünyanın en güzel şehirlerinden biri yapan eşsiz bir estetik! Dünyada başka hiçbir yerde bulunmayacak güzellikte bir atmosfer.

3. Passeig De Gracia, Barcelona

Passeig De Garcia sadece Barselona’nın en önemli alışveriş bulvarlarından biri değil, aynı zamanda dünyanın en alışılmadık mimarisine sahip yerlerinden biri. Ve bu mimari genellikle dev tapınaklar yada kamusal binalar değil, muhteşem cephelere sahip özel mülkler. En meşhur olan iki tanesinden biri Gaudi’ye ait ve şehrin hemen her yerinde benzer eserlerini görmek mümkün.

Passeig de Gracia’da Casa Batllo ve Casa Mila gibi düzgün hiçbir çizgisi bulunmayan iki sürreal binayı inşa etmiş. Caddeden devam ettiğinizde ise Gaudi’ye ait olmayan ancak yine çok yetenekli yerel sanatçıların önemli binalarını görebilirsiniz. Bu tarz eşsiz tasarımların bir birleşme bölgesi olan Passei de Gracia, dünyanın en muhteşem caddelerinden biri.

4. Lizbon, Portekiz

Haussmann’ın Paris’inden önce Pombal’ın Lizbon’u vardı. 1755 yılında yaşanan kaydedilmiş en büyük depremlerden birinde yok olan Portekiz kenti, başbakan Pombal tarafından geniş caddeler ve bu caddelerin etrafına kurulan depreme dayanıklı binalarla tekrar yaratıldı. Binalarda kullanılan simetrik çapraz ahşaplar deprem sırasında sismik hareketlerin gücünü dağıtarak etkisini azaltarak oldukça güvenli bir yapı olmasını sağlıyor ve Pombaline mimarisi adını alıyor.

Büyük ölçekli yapılarda dünyanın ilk anti sismik prefabrik sistemi ve Avrupa’nın ilk neoklasik tasarım ve kent planlaması örneğini oluşturuyor. Çok uzun yıllar süren muhteşem bir çalışmanın ardından ortaya çıkan modern tasarımın bazı bölümlerinin bitmesi 19.yüzyılı bulmuş.

5. Strøget, Kopenhag

Avrupa’nın en uzun alışveriş caddesi ve muhtemelen dünyanın da yürümek için en güzel yerlerinden biri. Şehir planlama uzmanı ve mimar olan Jan Gehl tarafından yaya ve şehir hayatını daha kaliteli yapmak adına yaratılmıştır. Kopenhag merkezinin yayalaştırılması 1960’larda olmuş olsa da halen araçsız bir şehir hayatının ne kadar da güzel ve yaşanabilir olduğunun en güzel kanıtı niteliğinde ve dünyada ki tüm diğer yayalaştırma projeleri için en büyük örnek olarak temsil ediliyor.

6. Varşova, Polonya

Varşova’nın yüzde 85’i savaş sırasında yok edilmişti ancak olabilecek en kötü şey olan bir dünya savaşı bile onun tekrar canlanmasını engelleyemedi. Tek tek tüm tuğlalar (çoğu orijinal) üst üste koyularak tekrar şehir geri döndü ve çok titiz beş yıllık bir restorasyon planı sonrası yüzlerce yıllık bir tarih, kültür ve mirasın geri dönüşünün olağanüstü bir örneği karşımıza çıktı. Dekoratif tüm eşyalar sanatçıların eski çizim ve resimlerine bakılarak tekrar oluşturulmuş.

7. Beyaz Şehir, Tel Aviv

Tel Aviv’de ki Beyaz Şehir bölgesi dünyanın en büyük Bauhaus binalarının toplandığı yer olarak öne çıkıyor ve 20. yüzyıl şehir planlaması ve mimarisine en büyük örneklerden biri. O kadar eşsiz bir yer ki dünyada bir benzerine daha rastlamak güç. Tasarımcılar en yüksek yaşam standartlarını sağlayabilmek adına tüm yaşam, kamusal, ticari ve kültürel alanları çok ince bir çalışmayla yaratmışlar.

Binaların etrafında bahçe olmalı, binalar arasında belli bir mesafe olmalı gibi kıstaslar bu planlamada çok önemli yer tutuyor. Yemyeşil bir cadde yaşam alanının ortasından geçiyor ve her bloğun ortasında bölge sakinlerine hizmet veren bir kamusal alan bulunuyor. Sonunda karşımıza modern mimari mozaiğini oluşturan ve UNESCO tarafından dünya mirası bölgesi ilan edilen müthiş bir yerleşim alanı çıkıyor.

Dünya Şehir Harikası Diğer Adayları

1. Guggenheim Müzesi, Bilbao

Tek bir bina modern mimarinin konseptini etkilemiş ve hatta tamamen değiştirebiliyor. “Bilbao Etkisi” terimi, yapılan olağanüstü bir bina sayesinde şehre ziyaretçi çekme anlamında kullanılıyor ve burada bahsedilen de İspanyol şehri Bilbao’daki titanyum levhalarla Frank Gehry tarafından yapılan Guggenheim Müzesi.

Bask bölgesinde ki dok bölgesinde bulunan bina tek başına çok büyük bir kitleyi ziyaretçi olarak ağırlamayı başarıyor. Ayrıca sadece varlığıyla bile yerel ekonomiyi kalkındırma, genel şehir temizliğini zorunlu kılma gibi etkileri bulunuyor. Ziyaretçiler genellikle sergilerden ziyade mimarisi için geliyor ve dünyadaki birçok şehri kıskandırmaya devam ediyor.

2. Kapalı Çarşı, İstanbul

Dünyanın her yerinde pazar yerleri bulunuyor ancak hiçbiri İstanbul’un Kapalı Çarşı’daki görseli ve kokuları yakalayamaz. Dünyanın en büyük üstü kapalı pazarlarından biri ve içerisinde farklı farklı kapılardan geçilen 60’tan fazla sokağı ve bu sokaklar üzerinde yüzlerce dükkan bulunuyor.

Bu dükkanlarda mücevherden baharata, antikadan deriye, halılardan meyvelere kadar hemen hemen her şeyi bulmak mümkün. İstanbul’un hızla modernize olmasına rağmen bu çarşı halen İstanbul’un geçmiş kültürünü ve mirasını yansıtmaya devam ediyor.

3. Metro, Londra

Londra’nın en meşhur simgelerinden biri. Londra metrosuz asla olamazdı ve ziyaretçiler “Mind the Gap (Boşluğa dikkat)” yazısını görmeden bu şehri terk edemezler.

Dünyanın ilk yeraltı raylı sistemi ve 1863 yılında açıldı. Ayrıca ilk olarak elektrikli trenleri kullanan ve renklerle ayrılmış hat haritaları tasarımını kullandılar. Sonrasında aynı yöntem tüm dünyaya yayıldı.

4. Hollywood Yazısı, Los Angeles

İlk koyulduğunda sadece bir reklam afişiydi ancak sonrasında kendi kendine bir ikon olmayı başardı. Şimdilerde ise sembolize ettiği şey ünlü ve zengin olma hayallerinin gerçek olması, küçük bir köyden çıkıp gelen bir çocuğun bir anda şöhret olması gibi şeyler.

Dünyadaki birçok küçük kasaba aynı şeyi taklit etti ancak aralarında tek ayakta kalan yine Hollywood oldu ve artık tarihi ve kültürel öneminden dolayı koruma altına alınmıştır.

5. Djema El-Fna Meydanı, Marakeş

Yılan hipnozcuları, medyumlar, büyücüler, müzisyenler, tüccarlar ve jonglörler yılın her dönemi meraklı gözler ve muhteşem kokular yayan seyyar yemek arabalarının arasında modernleşen dünyaya kafa tutmaya devam ediyor. Dünyada görmeden inanmayacağınız ender yerlerden biri ve bir benzerini daha görmek neredeyse imkansız.

6. Galleria Vittorio Emanuele II, Milano

Dünyanın ilk alışveriş çarşısı olmayabilir ancak insanı en fazla müsrif edecek ve büyüleyecek olanlarından biri. Demir ve cam alaşımlarının bolca kullanıldığı muhteşem bir tavan altında bulunan bu pazar yerinde her türden mağazaya rastlamak mümkün. Aslında bir buluşma noktası olarak biliniyordu ancak artık modern zamanların alışveriş merkezi olarak ilham alınan bir yer oldu.

Alışılmadık mimarisi duvarlarından sütunlarına ve olağanüstü tavan mühendisliğiyle modern şehirlerin nasıl tasarlanacağına dair fikirler veriyor. Şık mağazalar ve oteller ile Milan’ın en önemli bölgelerinden biri ve Avrupa’nın en moda adreslerinden biri halinde.

7. Central Park, New York

Dünyanın en meşhur halk parkı olan Central Park 19.yy’da New Yorkluların şehrin karmaşık ve kaotik yapısından kaçıp nefes almaları için yapıldı. Doğal bir park değil ancak doğal görünen göller ve dikilmiş yarım milyon ağacıyla oldukça doğal bir görünüme sahip.

Önceden bataklık ve domuz çiftliği olan yerlere dikilen bu ağaçlar asla uyumayan bu şehre bir dinginlik ve dünyanın en büyük metropolünde biraz dinlenme molası isteyenlere doğanın nimetlerini sunuyor.

8. Flatiron Binası, New York

New York’un ilk gökdeleni yıllara meydan okuyor. Etrafındaki binalar yüzünden artık gökdelen olarak sayılmasa da alışılmadık üçgen tasarımıyla şehrin en meşhur ikonlarından biri olmaya devam ediyor.

Bir zamanlar dünyanın en büyük binası ve New York’un canlılığının temsiliydi ve ardından kurulan bir çok binaya da modellik yapmıştır. Eğer bu 20. yüzyıl temsilcisi muhteşem bina olmasaydı ne Empire State ne de Chrysler Binası olabilirdi.

9. The Champs Elysees, Paris

Paris’in meşhur adresi tüm bulvarların en üstünde yer alıyor. Dünyanın en prestijli ve en bilinen bulvarı olma ünvanını her daim elinde bulunduruyor ve birçok büyük şehirde kendilerine ait bir Şanzelize’si olduğunu söylüyor.

Fransa başkentinin en yoğun iki bölgesini muhteşem binalar, lüks dükkanlar ve şık kafelerle bir araya getiriyor. 2 km’lik uzunluğuyla kenarlara konuşlanmış dükkanlar ve kafeler turistleri ve Parislileri davet ediyor. O kadar güzel bir yer ki dünyadaki tüm büyük şehirler bir kopyasını yapmaya çalışmış.

10. Eyfel Kulesi, Paris

Listemizdeki en bariz seçeneklerden biri. 1889 EXPO’su için yapıldığında çok anlamsızdı ve dünyanın gördüğü en tuhaf yapıydı. Şimdi ise mühendisliğin ve geniş ölçekli mühendisliğin en büyük örneği ve sadece 19. yüzyılın teknolojik avantajlarının değil ayrıca modern bir şehrin nasıl yükselebileceğinin de göstergesi olmuştur.

Teknik kapasitenin ulaşabileceği esnekliğin ve yeni yapı malzemelerinin ulaşabileceği noktaları göstermek açısından bir “deney” olarak yapılmış olsa da sadece Paris’in değil dünyanın tüm büyük metropollerinin ileri-düşünce mühendisliğini benimsemesini sağlamıştır.

11. Place Des Vosges, Paris

Bu meydan tasarımıyla başı başına bir devrimdir. Paris’in en eski meydanı ve şehir planlamasının ilk örneklerinden biri olarak Avrupa’daki birçok meydana örnek teşkil etmiş bir prototip.

Saraylar yerine mükemmel bir simetride oluşturulmuş evler ve bu evlerin cephelerinin aynı en ve boyda olarak tasarlanmıştı. Şimdi de dünyadaki en güzel kusursuz simetrideki meydanlardan biri olarak halen tüm ihtişamıyla yaşamaya devam ediyor.

12. Pompidou Center, Paris

Neredeyse 30 yıllık olmasına rağmen halen dünyanın en radikal ve alışılmadık binalarından biri olmaya devam ediyor. Garip tasarımı mimari bir devrimi başlatmıştır ve gerçek anlamda mimariyi ve mühendisliğin içini dışına çıkartmıştır. Yürüyen merdivenler binanın dışında bulunuyor.

Bu tasarım sanatçıların, mühendislerin ve mimarların ilgisinin anında çekmiş ve diğer modern yapılar olan Londrada’ki Lloyd’s gibi binalarda da yankı bulmuştur. Binanın açık bölgeleri kültürel etkileşim ve deneysel çalışmalar için ayrılmış ve modern metropollerde gerekli olan dinamizm ve durmaksızın gerekli olan aktifliği sağlıyor.

13. Golden Gate Köprüsü, San Francisco

Golden Gate Köprüsü zamanının mühendislik imkanlarının ötesine geçmiştir ancak 4 yılda bitmesi imkansız gibi görünen bir proje olarak hafızlara kazınmıştı. Kısa süre içinde dünyanın en muhteşem mimari ikonlarından biri haline gelmiş ve köprü tasarımlarında rol model olarak sıkça yer almıştır.

Açıldığında dünyadaki en uzun süspansiyonlu köprüydü ve sonradan çok daha iyileri yapılmış olmasına rağmen tarihte yapılmış en muhteşem köprü olarak tüm köprülerin atası olmaya devam edecek.

14. Sydney Opera Binası, Sydney

Sydney Opera Binası’nın sansasyonel çatısı onu 20. yüzyıl dünyasının en bilinen başyapıtlarından biri haline getirdi. Modern mimarinin bir sembolü ve betonun girebileceği şekillerin deneysel bir sonucu olarak karşımızda duruyor. Halen mimarların ilham aldıkları bir kaynak ve dünyanın en muhteşem konserlerinin ve sanat sergilerinin yapıldığı bir yer olarak karşımızda durmaktadır.

Dünyanın dört bir yanında insanları etkileyen, şaşırtan, heyecanlandıran onlarca görkemli sembol yapı bulunuyor. Her biri birer şehir harikası adayı olan bu yapılardan önerileriniz varsa yorum kısmına ekleyebilirsiniz.

3 YORUMLAR

  1. Bir çoğunu görmüş olmakla birlikte Brezilya ve Djema El-Fna Meydanı’nı sıraya aldım. Büyüleyici bir deneyim olacağına şüphem yok!

Düşüncelerinizi Yorum Olarak Yazabilirsiniz 💬

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz