Yivliminare Camii, özgün mimarisi ve tarihi kimliği ile Antalya‘nın simgeleşmiş yerlerinden. Eski kent merkezi Kaleiçi‘nin girişinde yükselen caminin asıl adı Alâeddin Camii. Zarif yivli minaresi ile ilgi çeken camii halk arasında Yivliminare Camii adını almış. Selçuklu Sultanı Alaeddin I. Keykubad zamanında, mimar Atabey Armağan tarafından 13. yüzyılda yapılmış.
Selçuklu mimari üslubu ile yapılan ve Antalya’daki ilk İslam eserleri arasında yer alan Yivliminare Camii, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Selçuklu Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi ve Nigar Hatun Türbesi ile birlikte Yivliminare Külliyesi‘ni oluşturuyor.
Saat Kulesi ile Cumhuriyet Meydanı arasında yer alan Yivliminare Külliyesinin maneviyatı temsil eden yapıları, Kaleiçi’nde ziyaretçi trafiğinin yüksek olduğu mekânlar arasında öne çıkıyor.
Antalya Yivliminare Camii ve Külliyesi
Alaeddin Camii, Cami-i Atik, Ulucami ve yivli minaresinden dolayı Yivliminare Camii ve Yivli Minareli Alaeddin Camii olarak çeşitli isimlerle anılıyor. Farklı isimleri nedeniyle Antalya’ya ilk defa ziyaret edenler de kafa karışıklığı yarattığı için bu konuyu en başta belirtmek istedim.
Külliyenin ana yapısını Alaeddin Camii oluşturuyor. Teraslanmış, hafif eğimli bir araziye yapılmış olan cami, dikdörtgen planı üzerine kurulmuş yarım küreye benzeyen 6 kubbeden oluşuyor. Anadolu’nun pek çok şehrinde, bu kubbe mimarisi sıklıkla görülüyor.
Caminin geçmişte Bizans kilisesi olduğuna dair görüşler var. Mihrabın yönünün sonradan kıbleye bakacak şekilde çevrilmiş olması ve kullanılan malzemeler bu görüşün temel dayanağı.
Caminin ilk yapıldığı döneme ait kitabesi kayıp, ancak 1392’de caminin Hamitoğulları’ndan Mehmet Bey’in isteğiyle, mimar Balaban Tavaşi tarafından onarımının yapıldığına dair yedi satırlık bir kitabe halen duruyor.
Caminin mütevazı kapısından içeri girdiğinizde aynı sadelikte bir iç mekanla karşılaşıyorsunuz. Daha önce İstanbul’daki tarihi camilerinin gösterişli kapılarını, süslü mihraplarını gördüğüm için Yivliminare Camii bana çok sade geldi.
Diğer klasik camilere kıyasla daha çok kemere ve sütuna sahip olması camiyi sıradanlıktan uzaklaştırmış ve içini daha büyük, derin göstermiş. Caminin yan duvarları ile kubbeli yapıyı taşıyan 12 sütun iç mekana estetik bir hava katmış.
Yivliminare Camii restorasyonu sırasında, Selçuklu dönemine ait olduğu düşünülen pişmiş topraktan yapılmış su kanalları bulunmuş. Künk olarak adlandırılan bu kanalların üstü camla kapatılarak sergilenmesi, camiye apayarı bir değer katmış.
Yivli minaresi, caminin en ilgi çekici yerlerinden. Yivli yapısıyla geçmişten bugüne Antalya fotoğraflarının en önemli figürü. Ansiklopediler, yılbaşı kartları, basılı dergiler gibi pek çok neşriyatta karşımıza çıkıyor. Hatta futbolla ilgilenenler anımsar belki Antalyaspor’un ambleminin tam ortasında da minarenin resmi var.
Kırmızı tuğla örülü gövdesini oluşturan 8 yivden dolayı Yivli Minare adını almış. Son yüzyılda yapılan camilerin minareleri ile benzer formda olsa da kesinlikle daha estetik bir duruşu var. Yapıyı oluşturan kaide, pabuç, tambur, gövde, şerefe, petek ve külah kısımlarının incelikle işlenmiş.
Yivli Minare zarif ve uzun yapısıyla Kale Kapısı çevresinde nereye giderseniz gözünüze çarpıyor. Birkaç metre uzağındaki saat kulesi ile bu çevredeki en yüksek yapı olan Yivli Minare 38 metre yükseklikte.
Yivli Minare’nin gövde kısmı kare formda kesme taştan yapılmış. Kürsünün üzerindeki işlemelerin büyük bir kısmı silinmiş. Minare kürsüsünün güney doğu kısmında kare niş içinde firuze çinilerle süslü bir pano ve minarenin kitabesi günümüze kadar gelmeyi başarmış.
Antalya İmaret Medresesi ise Yivliminare Camii’nin hemen yanında yer alıyor. Kalekapısına gelen yabancı turistlerin ilgi gösterdiği İmaret Medresesi, Külliyenin en ilgi gören yapılarından.
Ulucami Medresesi, Selçuklu Medresesi olarak da bilinen medresenin 13. yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. Medrese dikdörtgen bir alan üzerinde kesme taş-moloz taşla inşa edilmiş. Muhteşem taç kapısı, Kaleiçi’ndeki en iyi korunmuş estetik kapılarından.
Taç kapının nişi sivri bir kemerle kuşatılmış, nişinin yan kanatlarında, karşılıklı yerleştirilmiş yarım sekizgen planlı birer mihrabiye var. Kapının üzerindeki kitabe ise çok yıprandığı için okunmuyor.
Geçmişten günümüze birçok özgün ayrıntısını kaybetmiş olsa da Vakıflar Genel müdürlüğü tarafından yapılan restorasyon çalışmalarıyla günümüzden çarşı olarak hizmete açık. İçeride yan yana sıralanmış hediyelik eşya satan dükkanlar çarşının ruhunu pek yansıtmıyor. Oysa ki böylesi köklü geçmişe sahip yerlerdeki mağazalar daha özenli olmayı hak ediyor.
Antalya Mevlevihanesi, külliyeyi oluşturan en önemli bölümlerden biri. Anadolu’da açılan ilk dört mevlevihaneden biri olan yerin geçmişi 700 yıl öncesine uzuyor. Nihayet uzun süren restorasyon çalışmaların sonrasında açılarak müze olarak hizmet vermeye başladı.
Eskiden burası güzel sanatlar galerisi olarak kullanılıyordu, meydandan Kalekapısı’na doğru yürürken içeride yeni bir sergi varsa galeriye uğrardım. Ama bu binanın yüzlerce yıllık geçmişi olan bir mevlevihane olduğunu restorasyon bittikten sonra öğrendim.
Zincirkıran Dergahı olarak da geçen Antalya Mevlevihanesi, Yivliminare Camii ile Cumhuriyet Meydanı arasında yer alıyor. İnşa kitabesi kaybolduğu için kesin yapılış tarihi bilinmese de ortak görüş mevlevihane binasının 13. yüzyılda yapıldığı yönünde.
Yüksekçe bir terasta kurulmuş binanın bahçesine birkaç basamaklı merdivenle çıkılıyor. Zeytin ve çam ağaçların gölgesindeki sakin bir bahçe içindeki mevlevihane, dikdörtgen planlı iki katlı yapı, yüksek altıgen kubbesinin açıklığı ile aydınlanıyor.
Selçuklu döneminde kubbe ve tavan sistemi kullanılarak inşa edilen Mevlevihane, ortasındaki sema alanına bakan 6 oda ve merdivenle çıkılan eyvanlı bir bölümden oluşuyor.
Mevlevilikle ilgili panoların, buhurdanlar, alemler, şamdanlar, mum makasları, kıyafetlerin çeşitli eşyaların sergilendiği bölümlerden oluşan müzede dönemsel olarak ney, tezbih, musiki dersleri de veriliyor.
Yivliminare Külliyesini oluşturan hamam, Nigar Hatun Türbesi, Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi de Mevlevihane’nin bahçesinde yer alıyor.
1450-1503 yılları arasında yaşamış Nigar Hatun, II. Bayezid’in oğlu Şehzade Korkud’un ve Fatma Sultan’ın annesi. Türbesinin 15. yüzyıl Osmanlı Döneminde yapılmış olduğu tahmin ediliyor. İçinde bir sanduka bulunan türbenin duvarlarında üç satırlık bir kitabe yazılı.
Zincirkıran Mehmet Bey türbesi ise kitabeye göre türbe Mübarizeddin Mehmet Bey tarafından oğlu Ali için 1377 yılında inşa ettirilmiş. 1373’de Antalya’yı Kıbrıs hakimiyetinden geri alarak büyük başarı gösteren Mehmet Bey’e Zincirkıran lakabının verildiği tahmin ediliyor.
Sekizgen gövdeye sahip türbe tamamıyla kesme taştan yapılmış. Kubbesi de sekizgen olan türbede Mübarizeddin Mehmet Bey, Oğlu Ali ve Mevlevi Şeyhi Mustafa Dede Efendi’nin (Antalya Mevlevihanesi Şeyhi) sandukaları bulunuyor.
Yivliminare Camisine nasıl gidilir
Yivliminare Cami, Antalya’nın merkez ilçesi Muratpaşa’da yer alıyor. Cami, Kaleiçi’ne giriş kapılarından biri olan Kalekapısı olarak da adlandırılan Saat Kulesinin hemen yanı başında. Kalekapısı’na gitmek için tramvay, otobüs ve metroyu kullanabilirsiniz.
Kepez-Expo-Antalya Havalimanı hattında çalışan metronun İsmetpaşa durağında inip birkaç dakika yürüyerek Yivliminare Camii’ne ulaşabilirsiniz.
Antalya Müzesi-Zerdalilik hattında çalışan Antalya Nostaljik Tramvayı’nın Kalekapısı durağında inip camiye kolayca gidebilirsiniz. Konyaaltı’ndan KC34 KC06, Varsak’tan KPZ83, Kepez’den TC16 otobüsleri Yivli Minare Camii’nin yakınından geçiyor.
Çok güzel bir yazı tebrikler!