İzlediğimiz filmlerden, dinlediğimiz şarkılardan olsa gerek birçok insan için gemi seyahati, her gün başka bir limanda uyanma fikri hep romantik gelmiştir. Büyük denizlerde sonsuz bir maviliğe doğru yol alırken, eğlence dolu bir gemide olmak gerçekten heyecan verici!
Tatil Sepeti’nin düzenlemiş olduğu vizesiz Yunan Adaları turu Ege Denizi’nde muhteşem, dolu dolu bir tatil vaat ediyor. Her anından büyük keyif alacağınız rota Yunanistan’ın en güzel adalarını kapsıyor. Vizesiz Yunan Adaları gezisi Kuşadası’ndan hareket eden Celestyal Olympia gemisi ile Patmos, Girit, Santorini, Atina ve Mykonos’u ziyaret ediyor.
Celestyal Olympia ile Yunan Adaları Turu
Özellikle Avrupa ülkelerine seyahat ederken almak zorunda olduğumuz Schengen vizesi, evrak toplama, vizede verilen gün sayısının az olması gibi sorunlardan dolayı bazen kabusa dönüşebiliyor. Vizesiz Yunan Adaları turunun en güzel yanı da bu vize süreciyle uğraşmak zorunda kalmamak. Başka hiçbir şart gerektirmeksizin pasaport ve 60 euro vizesiz dolaşım bedeli, vizesiz Yunan Adaları turuna katılmanız için yeterli.
Gemi yolculuğu Kuşadası limanından başlıyor. Limana geldikten sonra valizlerimizle pasaport kontrolünden geçip gemiye doğru ilerliyoruz. Göğe doğru yükselen katlarıyla yüzen bir otele benzeyen Celestal Olympia, yanına yaklaştıkça tüm heybeti ile göz dolduruyor. Geminin hemen önünde görevliler valizleri ve pasaportları teslim almak için misafirleri bekliyor.
Dijital mini kamera ile fotoğraflarınızı çekip, üzerinde barkod ve oda numaralarının yazılı olduğu gemi kartını veriyorlar. Bu kart çok önemli, gemi seyahatiniz boyunca pasaport yerine geçiyor ve gemideki oda kapısı yine bu kartla açılıyor.
Gemiye her giriş çıkışta görevliler tarafından barkod okuyucu ile okutulan bu kartı seyahat boyunca yanınızdan ayırmayın ve kaybetmemeye çalışın. Gemi içinde herhangi bir şey satın almak veya ödeme yapmak için yine bu kart imdadınıza koşuyor, tek yapmanız gereken resepsiyondan karta para yüklemesi yapmak. Ayrıca mevcut kredi kartınızı resepsiyonda tanımlatıp onunla da alışveriş yapabilirsiniz. Seçim size kalmış.
Gemi kabinleri
Gemi ile ilgili en çok merak edilen kısım da odalar ya da gemi diliyle konuşursak kabinler. Sanki gemideki kabinlerin basık ve havasız olduğuyla ilgili bir algı var ama bu kesinlikle doğru değil! Odalar oldukça ferah ve kullanışlı. Temel olarak üç oda tipi var; balkonlu odalar, dış kabin ve iç kabinler. Balkonlu odalar geminin en güzel odaları ve tabii ki en pahalısı. Dış kabinler de pencereli odalar; bunlar da yuvarlak pencereli ya da dikdörtgen pencereli olarak ikiye ayrılıyor.
Yuvarlak pencereli odaların dışarı gören pencere kısmı küçük, dikdörtgen camlı olan ise daha büyük ve daha geniş bir alanı görmenize fırsat veriyor. İç kabinler ise penceresiz ve geminin en ucuz odaları. Eğer bütçeniz müsaitse tabii ki balkonlu odayı seçmenizi tavsiye ederim. Ama gemi içindeki eğlencelerden odaya gitmeye pek vaktiniz kalmayacağını hesaba katarsak, iç kabinde de rahat bir şekilde yolculuk yapabilirsiniz. Her odada klima, kıyafet dolabı, Tv, banyo ve tuvalet var.
Kabinlerdeki kıyafet dolabı valizinizi ve tüm eşyanızı alabilecek büyüklükte ve fonksiyonel. Odanıza geldiğinizde valizleri boşaltıp yerleşiyorsunuz ve yolculuk boyu valiz toplama derdi olmadan tıpkı evinizdeymiş siniz gibi her aradığınız elinizin altında oluyor.
İçine kıyafetlerinizi ve valizinizi yerleştirebileceğiniz dolapta acil durumlar için can yeleği de mevcut. Banyolarda ihtiyacınız olan her şey var. Saç kurutma makinası, makyaj aynası, sabun, şampuan, yedek havlular…Ve en güzeli de odanızın günde iki kez temizleniyor.
Gemide hayat öyle güzel ve renkli akıyor ki, zaman yetmiyor! Aynı zamanda müthiş bir düzen ve program dahilinde işler yürüyor.
Gemi tam bir aktivite cenneti!
Her zevke ve ihtiyaca uygun bir şeyler bulabileceğiniz gemiler de uyumak dışında odaya gitmeye pek fırsatınız olmayacak. Spor mu yapmak istersin? Yoksa yeni bir latin dansı öğrenmek mi? Ya da bir rock yıldızı gibi şarkı söylemek mi? Cevap “hepsi” ise, gemi turu bunun için biçilmiş kaftan. Masa tenisi, Air hockey, futbol, bowling… Zumba, Cha Cha, Sirtaki, Salsa…
Her yaştan misafir için farklı etkinliklerin olduğu Kurvaziyer gemilerde belki ada ziyareti öncesi Yunanca dersine bile katılabilirsin. Benim en sevdiğim bölüm güvertede ki dans etkinlikleri olmuştu, çok tatlı bir dans hocasının eşliğinde harika latin müzikleriyle doyasıya eğlenmiştik.
Yolculuk yaparken bir yandan güneşlenip serinlemeye ne dersiniz? Gemiyle yolculuğu avantajlarından biri de seyahat boyu tatil konforunun devam etmesi. Geminin güvertesinde şezlonglar ve havuz sizi bekliyor! Havuzlar çok büyük değil ama güneş banyosu sonrası havuzda biraz serinlemek iyi bir fikir olabilir!
Güverte rüzgârlı oluyor ama güneş her daim yakıcı, yanınıza güneş kremi, şapka, şort ya da mayo almayı unutmayın. Akşamları da yemek güvertede verildiği için burada epey vakit geçireceksiniz. Ana öğünler dışında atıştırmak isterseniz de etrafta birçok seçenek bulabilirsiniz. Günün her saati güvertede pizza, krep gibi atıştırmalıklar ya da soğuk içecekler oluyor. Gemi kartı her zaman yanınızda olsun, içecek alırken görevliler kartınızı görmek isteyecekler.
Kurvaziyer gemilerinde her akşamın bir konsepti var ve konsepte uygun giyinmeniz bekleniyor. Kaptanın Gecesi (Gala gecesi) ve Beyaz Gece (White party) hemen hemen bütün gemi seyahatlerinin klasiği. Valizinizde, Beyaz Gece için beyaz şık bir kıyafet Kaptanla tanışacağınız gece için de yine geceyi kurtaracak size yakışan bir giysi bulundurmakta fayda var. Belki de bu romantik yolculukta hayatınızın kadını (Ya da erkeği) ile tanışırsınız, kim bilir! 😊
Gemide aslında ne ararsanız var. Burayı yüzen bir otel gibi de düşünebilirsiniz. Misafirlerin kullanabileceği ihtiyacı olan her detay ince biz zevkle bir araya getirilmiş. Gazino, Güzellik salonu, Fotoğraf mağazası, Sauna/Gym, Doktor, Acil Servis, Duty Free Magazası ve daha birçok şey gemide mevcut.
Peki böyle bir organizasyonda ne, nerede? Aradığım etkinliği, aktiviteyi nasıl bulacağım?
Gemi de her şeyin çok iyi organize edildiğinden emin olabilirsiniz içiniz rahat olsun. Her gün yapılacak etkinlikler, restoranların bulunduğu katlar, adalara yaklaşık varış zamanı hatta güneşin doğuş batış saatleri gibi daha birçok ayrıntıyı içeren bir program odanıza bırakılıyor. Programda aradığınız her sorunun cevabı var. Gemide ayrıca bir rehberiniz olacak numarasını kaydedin ve irtibatta olun. Adalara varış öncesi kısa bilgilendirmeler yapacak, bazı pratik işe yarar bilgilerin verileceği bu kısa toplantıları kaçırmayın derim.
Gemi’de yeme-içme
Celestyal Olympia gemisi yeme içme konusunda da en az eğlence olanakları kadar iyi. Aç kalmak mümkün değil, hatta kilo bile alabilirsiniz! Çok lezzetli yemekler, tatlılar, nefis kokteyller, geleneksel tatlar, egzotik meyveler… Yeni tatlar denemeye hazırlıklı olun!
Temel olarak gemide iki restoran var açık büfe ve A La Carte. İsterseniz ikisini de deneyebilirsiniz. Kahvaltı ve öğle yemeği geminin içindeki salonlarda sunuluyor. Bu salonlar oldukça şık ve hoş bir tasarıma sahip. Kırmızı halı üzerindeki beyaz örtülerle kaplı masalara oturmadan açık büfeden dilediğiniz yiyecekleri seçin ve tadını çıkarın.
Salonun içindeki masalarda usta şefler farklı aperatifler de hazırlıyor onların tadına bakmayı da unutmayın. Ve çok sayıda garson hizmetinizde ve hepsi de oldukça deneyimli. Gemi aynı zamanda çok farklı milletlerden çalışanlar olduğu için, dil sorunu yaşamayacağınız bir yer. Türkçe konuşan görevliler size yardımcı olacaktır. Restoranların içi düşük derecede çalışan klimalar nedeniyle epey soğuk yanınıza mutlaka hırka ya da ince bir şal alın.
1. İlk Durağımız Patmos Adası
Tatil Sepeti ile vizesiz Yunan Adaları turunun ilk durağı Patmos adası. Patmos açıklarında demirleyen gemiden botlarla Skala’ya ulaşım sağlanıyor. Patmos oldukça sakin ve huzurlu bir ada. Beyaz badanalı evleri, tertemiz sokakları, meyhanelerden yayılan neşeli müzikleriyle ana karadan uzak olmanın keyfini çıkarıyordu gibi.
12 adalar olarak bildiğimiz adaların en kuzeyinde küçük ve şirin bu adanın diğer adı Batnaz. 250’ye ye yakın kilise ve şapelin olduğu ada Aziz John’un Yeni Ahit’in son bölümünü yazdığı mağaranın burada olması nedeniyle kutsal kabul ediliyor ve her yıl binlerce Hristiyan hac için St.John mağarasını ziyaret ediyor.
Skala olarak bilinen feribotların yanaştığı yer Patmos’un merkezi ve en canlı yeri. Sahile yakın kafelere ve restoranlarda oturup bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Beyaz badanalı evlerin, çiçeklerle örülü duvarların arasında vakit geçirmek çok keyifli olsa da Skala’dan 3km uzaklıktaki Chora köyünde bulunan UNESCO listesindeki Apocalipsis mağarasını görmeyi ihmal etmeyin. Apocalipsis’e Skala’dan yürüyerek gitmek mümkün.
Okaliptüs ağaçlarının sıralandığı, adanın tepesine doğru çıkan bu yol ağaçlardan yayılan mis gibi kokuları içinize çekebileceğiniz, uzayıp giden adanın girintili çıkıntılı sahillerini, irili ufaklı tepelerini seyredebileceğiniz hoş bir manzaraya sahip.
Ege’nin Kudüs’ü olarak bilinen Patmos’da görülecek yerlerden biri de yapımına 11. yüzyılda başlanan, Apocalipsis mağarasının daha da yukarısında, adayı tam tepeden gören yine UNESCO listesinde yer alan Saint John manastırı. Gemi turunda adalar vakit geçirmek için çok uzun vakit yok bu nedenle hızlı ve planlı olmak gerek. Patmos’dan gemiye dönüş için son bot saati 21.00.
2. Girit Adası
Girit aslında bize çok yabancı bir ada değil. Şöyle bir etrafımıza baksak tanıdıklarımız arasında dedeleri, anneanneleri Girit’ li olan, ya da Girit’den göç etmiş birileri mutlaka vardır. Ya da nefis Girit yemekleri yapan bir komşumuz. Peki dilimize yerleşmiş olan “Hanya’yı, Konya’yı (Gonya) görmek” deyiminde geçen Hanya ve Gonya şehirleri de Girit’in önemli şehirlerinden olduğunu biliyor muydunuz?
Yunanistan’ın en büyük adası olan Girit, stratejik konumu nedeniyle iktidarların hep ilgi odağı olmuş. Girit aynı zamanda Dünya tarihinde iz bırakmış, 550 yıl varlığını sürdürmüş olan Minos medeniyetine ev sahipliği yapmış.
Patmos’dan sonraki durak Girit. Gemi sabah 7 sularında Girit’in en büyük liman şehri Kandiye açıklarında demirliyor. Vizesiz Yunan Adaları turunun Girit’deki Knossos Sarayı için ücretsiz bir turu var. Kandiye Limanı’dan hareket eden otobüslerle yerel rehberler eşliğinde gezilen Knossos Sarayı turunu kaçırmayın. Kuzeydeki Kandiye şehri yakınlarındaki Knossos, Minos uygarlığına başkentlik yapmış antik bir şehir.
Kendine özgü mimarisi, labirent şeklinde inşa edilmiş odaları olan Knossos Sarayı geçirdiği yangın ve deprem sonrası, epey hasar görmesine rağmen yeniden onarılarak turizme kazandırılmış. Restorasyonu nedeniyle çokça eleştirilen Knossos Sarayı, Avrupa’nın en eski sarayı olma unvanı nedeniyle her yıl çok sayıda turisti ağırlıyor. Knossos’u anlamak için rehber eşliğinde gezmek ve gelmeden önce tarihiyle ilgili bir şeyler okumak gerek.
Knassos sarayı sabah erken saatlerde olduğu için şehir merkezini gezmek için yeterli zamanınız olacak. Girit’le ilgili yazılı ve görsel basında en çok paylaşılan fotoğrafların çekildiği balıkçı teknelerinin sıralandığı liman çok otantik. Balıkçıların arasından geçerek limanda Venedik kalesine doğru ufak bir yürüyüş yapın. Envai çeşit otlardan yapılma lezzetli Girit yemeklerinin de tadına bakmayı unutmayın.
3. Beyaz Rüya: Santorini Adası
Girit’den sonraki durak Ege denizinin en romantik adası Santorini. Santorini’ye gelmeden önce şöyle bir söz duymuştum; “Santorini’de insandan çok eşek, sudan çok şarap, evden çok şapel vardır.”
Yunan adaları içinde adını en çok duyuran, en güzel mimariye sahip adalardan biri olan Santorini, bakımlı ve tertemiz sokakları, beyaz boyalı evleri ve mavi kubbeli şapelleri ile bu ünü fazlasıyla hak ediyor.
Uzaktan bakınca zirvesi karla kaplı görkemli bir dağı anımsatan Santorini, binlerce yıllık volkanik patlamalar sonucu bir kısmının denize batmasıyla son halini almış. Halen aktif olan Ege denizinin en büyük volkanının, MÖ 1450 yıllındaki patlama ile adayı 4 parçaya ayırdığı, yarattığı tusunami ile Girit adasındaki Milos uygarlığını yok ettiği söylenir.
Gemi 16.30 gibi Santorini açıklarına varıyor ve adaya ulaşım yerel botlarla sağlanacağı-diğer adalara ulaşımda olduğu gibi- için bot numarası alıyoruz.
Lacivert rengi denize karşı dik bir yamaç üzerinde sıralanmış kübik taş yapıların, limon ağaçlarının, erguvanların süslediği ada İmerovigli, İoa, ve Fira köylerinden oluşuyor. Yunanlılar’ın Thira demeyi tercih ettiği adaya botlarla vardığımız limandan tepedeki Fira’ya çıkmak için 3 seçenek vardı; biri eşeklerin de kullandığı dik merdivenleri çıkmak-ya da eşeklerin sırtında çıkmak-, ikincisi 6 euroya teleferiğe binmek.
Zamandan kazanmak için konforlu ve hızlı olan teleferiği seçtim, ve teleferikle yukarıya çıkarken buraya gelirken duyduğum “insandan çok eşek var” sözünü doğrularcasına dik yamaç boyunca sıralanmış turistleri sırtında taşıyan çok sayıda eşek gördüm.
Birbirinin manzarasını kesmeyecek şekilde tasarlanmış evleri, otellerin önündeki sonsuzluk havuzları, birbirinden şık kafeleri ve restoranlarıyla Fira çok romantik ve keyifli. Özellikle günbatımı saatlerinde benzersiz ışık oyunlarına şahit olacağınız Fira’da, harika manzara karşısında Yunan yemeklerini denemeyi unutmayın. Sevdiklerinize adadan alabileceğiniz hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlar bile o kadar güzel ki, Fira’da zaman size yetmeyecek.
Santorini gezilecek yerlerden biri de Oia (İa diye okunur). Ada’yı gezmenin en konforlu yolu araç kiralamak ama kiralama işleriyle uğraşmak istemiyorsanız Oia’ya gitmek için Fira’dan her 20 dakikada bir kalkan otobüslere binebilirsiniz. Fira’dan otobüslerine bindiğinizde, Oia’nın tam merkezine varıyorsunuz.
Beyaz rengin hakim olduğu Fira ile kıyaslandığında, Oia daha renkli ve tam bir Açıkhava müzesi gibi. Yunan mimarisin en özgün örneklerini göreceğiniz Oia köyü gerçekten büyüleyici! Sosyal medyada sıklıkla karşımıza çıkan mavi kubbeli şapellerin olduğu yer Oia köyü bu nedenle çok sayıda turist bu mavi kubbeli şapalleri fotoğraflamak için Oia’yı ziyaret ediyor. Fotoğraf çekilen noktalardaki kuyruklar sizi şaşırtmasın! Evlenen çiftler, modeller, gençler…Herkes en güzel karenin peşinde! Oia’nın eşsiz atmosferini ölümsüzleştirmek için gelirken kameralarınızı almayı unutmayın!
Oia’dan gemiye dönmek için aynı otobüslerle Fira’ya gidip ardından teleferikle ya da yüyüyerek limana inebilirsiniz. Dönüş 21:00 de botlara binip gemiye vardıktan sonra, başkent Atina’yı görmek için yola çıkıyoruz.
4. Yolculuk Başkent Atina’ya
Tatil Sepeti vizesiz Yunan Adaları turunun Santorini’den sonraki durağı başkent Atina. Sabah 06:30 da Pire limanındayız. Pire Limanı’na demirleyen gemiden indikten sonra Atina’ya gitmek için tur otobüslerine binen misafirleri harika bir Atina turu bekliyor!
İçi içe geçmiş bu iki şehirde Atina havalimanıyla, Pire ise Yunanistan’ın en büyük limanı olması özelliğiyle ön plana çıkıyor. İki şehir birbirine o kadar yakın ki Pire’den araçla yola çıktığınızda 20 dakika sonra Atina’dasınız.
Atina’daki tur otobüslerinin ilk ziyaret ettiği yer başkentin en önemli ve özel meydanı olan Syntagma (Sintagma) Meydanı. Parlemento Binası’nın da yer aldığı Syntagma Anayasa Meydanı anlamına geliyor.
Bu parlamento binasını korumakla görevli olan Evzoneler askerlerinin nöbet değişim törenleri ise oldukça ilginç! Belli bir ritimle özgün kıyafetlerinin içinde ayaklarını diz yüksekliğinden daha da yukarı kaldırarak yürüyen askerlerin, eteklerindeki 400 pilenin Osmanlı döneminde geçirilen 400 yılı sembolize ettiği söylenir.
Syntagma Meydanı ziyaretinden sonra otobüsler Akropolis’e doğru yola çıkıyor. Akropolis Atina’nın en turistik noktası ve her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor.
Akropolis “yukarıda bulunan şehri anlamına geliyor” ve tarihi M.Ö 5.yy’a kadar uzanıyor. Atina’yı yukarıdan görebileceğiniz bir tepe üzerine kurulmuş Akropolis, şehrin geleceğiyle ilgili kararların alındığı, oylamaların yapıldığı, Atina’da demokrasi kavramının doğduğu önemli bir merkez olarak biliniyor. Yerel rehberler eşliğinde şehrin en önemli noktalarını görebileceğiniz ve hikayesini dinleyebileceğiniz ücretsiz Atina Şehir turuna mutlaka katılın!
Akropolis’i gezdikten sonra, Atina’nın en popüler mahallelerinden biri olan Plaka’ya yürüyerek gidebilir, şehrin havasını daha yakından hissedebilirsiniz! Akropolis’in eteklerinde, iki katlı cumbalı evleri, yemyeşil ağaçların gölgelediği sokakları, tavernalardan yükselen ezgileriyle canlılığını her zaman koruyan Plaka, kendine özgü atmosferiyle şehrin cazibe merkezi olmayı hak ediyor. Sağlı sollu dizilmiş şık kafeleri, renkli hediyelik eşya dükkanlarıyla Plaka sadece şehri gezmeye gelen turistlerin değil, Atina’lıların için de nefes alma yeri.
5. Ege’nin En Ünlü Adası: Mykonos
Tatil Sepeti ile vizesiz Yunan Adaları turunun son durağı Mykonos! Başkent Atina’dan saat 11:00 de hareket eden gemi, saat 18:00 gibi Mykonos’a varıyor. Mykonos’da bekleyen otobüsler sizi adanın merkezine getiriyor.
Mykonos, sadece Avrupa’nın değil tüm dünyanın en popüler tatil yerlerinden biri. Yunan Adaları içinde sabahlara kadar süren eğlenceleri, çılgın partileri ve harika plajları ile bilinen Mykonos’un eğlence adası, özgürlük adası, rüzgâr adası gibi pek çok ismi var. Mykonos’un sokakları Ege’nin sert rüzgarlarından ve korsan saldırılarından korunmak için labirent şeklinde tasarlanmış.
Tıpkı diğer Yunan adalarında olduğu gibi beyazın büyüleyici güzelliğinin adayı sarmaladığı, balkonlardan sarkan begonvillerin renk kattığı, özenle tasarlanmış vitrinlerin ve dükkanların sıralandığı sokaklarda yürümeye doyamayacaksınız.
Mykonos her ziyaretçiyi tatmin edecekte olanaklara sahip bir ada. Gencinden yaşlısına her yaş grubundan misafirini mutlu edebilen Mykonos’da çok keyifli zaman geçireceğiniz garanti. İsterseniz akşam düzenlene sıra dışı partilere katılıp Yunan müzikleriyle dans edin isterseniz de adanın masmavi sularını, el değmemiş bakir koylarını gezip güneşin, denizin tadını çıkarın.
Mykonos’un denize açılan sokaklarını takip ettiğinizde adanın simge yerlerinden biri olan yel değirmenlerini ve Küçük Venedik diye anılan tavernaların, barların sıralandığı sahili göreceksiniz. Güneşin battığı saatlerde Yel Değirmenleri adeta turist akınına uğruyor. En az Santorini kadar romantik olan Mykonos’da günün bu en güzel saatlerini sevdiklerinizle birlikte ölümsüzleştirmeyi unutmayın. Mykonos’a varış saati: 18.00, gemiye son biniş saati: 22.30
Gemi turu hiç yapmadım ama çok isterim. Özellikle Yunan adalarını gemi ile gezmek çok romantik geliyor kulağa. Vizesiz olması da çok iyi. Avrupa ülkelerine giderken ki vize süreci insanın keyfini kaçırıyor.
Tatil Sepeti ile Yunan adaları turu vizesiz. Gemi ile seyahat çok keyifli ve dolu dolu. Kısa sürede çok yer görmek isteyenler için iyi bir alternatif.
Satorini’ye gittim. Sokakları, dükkanları, kafeleri o kadar güzel ki… Sadece sokakları gezip fotoğraf çekmek için bile gidilir. Her yerden çiçek fışkırıyor adeta. Biz de sadece Alaçatı bu konsepte yakın. Bizim turizmciler gidip görsün, örnek alsın Yunan adalarındaki estetiği.
Turizm adına buralardan örnek alacağımız çok şey var. Tabela kirliliği, çirkin binalar ve kaldırımlardan acilen kurtulmamız gerek.
Santorini’ye 2 kez gittim Oia muhteşemdi. Fotoğraf çekmeyi sevenler için tam bir cennet. Ama yaz aylarında fotoğraf noktaları çok kalabalık. Sıraya girip beklemek gerekiyor. Sonbaharda gitmek gerek:)
Oia’yı ben de çok sevdim. Muhteşem bir manzarası ve ambiansı var.
Fotoğraf noktaları çok kalabalık, doğru.
Birkaç yıl önce Mikanos’a gittim. Muhteşem bir yer. Sokaklarını gezmeye doyamadım. Tertemiz ve her yerden çiçekler fışkırıyor. Fırsatım olursa Santorini’yi de görmek istiyorum. Özellikle Oia’yı sosyal medyada çok gördüm.
Yunan adaları harika görünüyor. Ben sadece Meis’e gittim. Shengen vizemin son günleriydi. Kaş’tan günübirlik turlarla gidip gelmiştim. Küçük ve şirin bir ada Meis. Sahilde restoranların önüne kadar caretta caraettalar geliyor.
Meis’i ben de çok sevdim. Yakın ve küçük olduğundan belki. Schengen varken bir güne sıkıştırılabilecek bir ada.
Harika bir yazı olmuş. Vizesiz olması, beni bu tuta katılmaya ikna etti. Kısa zamanda çok yer görme fikri heyecan verici.
Teşekkürler. Seyahat etme fikrinin kendisi bile sürükleyici ve serüven dolu.